ALMANYA’da eğitim sistemi federal anlamda uygulanmayıp, her eyalette farklılıklar gösteriyorsa da temel olarak baktığımızda bir çok benzerlikler görmekteyiz. Ekonomik anlamda dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olan Almanya, ne yazıktır ki eğitimde aynı başarıyı yakalayamamaktadır. Son on yılda okullarda değişik alanlarda (matematik, okuma, okuduğunu anlama ) yapılan araştırmaların bize gösterdiği gibi OECD ülkeleri arasında hala orta sıralarda yer almaktadır. Bunun temel nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: • Eleyici eğitim sisteminin varlığı • Eğitimde ki kask sistemi • Çok kültürlülüğün reddi Almanya’nın hemen her eyaletinde eleyici eğitim sistemi mevcuttur. Son yıllarda giderek tam gün okulların giderek yaygınlaşmaya başlamasına rağmen; büyük ülçüde hemen her eyalette 4.sınıftan sonra çocukların gidecekleri okullar “Hauptschule”, “Realschule” ve “Gymnasium” diye ayrılmakta.

Başka bir deyişle bu durum değişik toplumsal kesimlere mensup olan çocukların 10 yıllık zorunlu eğitimin sonuna değin birlikte eğitim görmeleri ve çocukların birbirlerinden öğrenmeleri engellenmekte. Alman okul sistemi toplumsal yönden yardıma gereksinimi olan çocukları ve gençleri eğitmeyi başaramamaktadır. Bu grubun başında da Türk çocukları gelmektedir. Göçmen çocuklarının eğitimde fırsat eşitliği yok denecek kadar azdır. Hemen herkes çevresine baktığında görecektir ki: doktorun oğlu doktor, avukatın kızı avukat olmaktadır. Çok az sayıda işçi çocuğu eğitimliler ordusunda yerini bulabilmektedir. Kısacası bir kask sistemi varlığını hala devam ettirmektedir. Çok dilli ve çok kültürlülüğün gereği olarak, anadilini de içine alan kültürlerarası eğitim anlayışı yaşama geçirilmelidir.

Finlandiya ve diğer İskandinav ülkelerinde olduğu gibi, yuvalara ve anaokul- larına daha fazla mali yatırım yaparak eğitimin ve eğiticilerin yetkinlikleri, kalitesi arttırılmalıdır. Eğitici ve öğretmen yetiştiren yüksek okul ve üniversitelerin öğrenim programlarının çok kültürlü toplumun ve çok kültürlü okulların gereklerine yanıt verecek şekilde değiştirilmesi gereklidir. Son yıllarda bazı iş kollarında işverenlerimiz Türkçe bilen personeli işe almaktadırlar. Alman ekonomisinin gereksinimi olan Türkçe dilinin okullarda sınıf geçmeyie etki edecek şekilde 10.sınıfa kadar ders müfredatı içinde yer alması sağlanmalıdır. Okullarda anadili kapsamında ele alınmalı ve o doğrultuda okutulmalıdır. Göçmen ülkesi olan Almanya, çok dilliliği ve çok kültürlülüğü yaşamın her alanında geçerli kılmalıdır. Çağdaş bir Almanya’ya da bu yakışır. Dünyada hiçbir şey kendiliğinden oluşmaz.

Eğitimde ki kask sisteminin kalkması da özellikle sosyal, ekonomik bakımdam alt sıralarda yer alan kesimlerin örgütlü, düzenli ve disiplinli bir şekilde çalışmalarıyla mümkün olur. Kask sisteminden olumsuz olarak en çok zarar gören kesimler içerisinde yer alan biz Türkler ve diğer göçmenler olarak da eğitim alanında örgütlenmiş, eğitim çalışmalarını ve politikasını yapan örgütlenmelere katkı sunmalıyız. Bilgi ve birikimlerimizi birleştirerek ilgili kurumlara düşüncelerimizi aktarabilirsek, süreç içerisinde istemlerimize kayıtsız kalamayacaklardır. Yeter ki bizler örgütlenelim ve gücümüzün farkında olarak çalışmalarımızı sürdürelim. Gün ortak paydalarda birleşme günüdür. Kayıtsız kalmak vizyonsuzluktur.

Yorum Yap